Top 10 similar words or synonyms for vâcip

mendup    0.890413

müstehap    0.852722

müfsid    0.823234

kifâye    0.819788

kifaye    0.817518

surelerinde    0.802345

ـن    0.800770

rukü    0.798543

sünnîlerin    0.795745

rûf    0.793904

Top 30 analogous words or synonyms for vâcip

Article Example
Vacip Vâcib, Efâl-i mükellefinden sayılan İslam dini terimi. Arapça kökenli bir sözcük olan "vâcip", İslam'da yapılması gereklilik ifade eden eylemleri tanımlamak için kullanılır. Türkçede dini bir mana içermeden sadece ""yapılması gereken"" manasında da kullanılır.
Merve tepesi Merve (Arapça: المروة) , Mekke ve Medine arasında kutsal bir tepe ismidir. Arapça'da "çakıl taşı" anlamına gelmektedir. Müslümanlar umre veya hacca gittiklerinde, Safâ ve Merve tepeleri arasında yedi kere gidip gelerek vâcip olan sa'y ibâdetlerini yerine getirirler.
Eş'arilik 1. Marifetullah: Akıl hiçbir şeyi vâcip kılamaz. Akıl, Allah'ı bulabilecek güçte bile olsa, Allah'ı bilmek şer'ân vâciptir. Aklen bir vucûbiyyet yoktur. Şeriattan ve dinden haberi olmayan insan, hiçbir şeyden sorumlu değildir.
İftitah tekbiri İftitah Tekbiri, namaza giriş tekbirine iftitah veya tahrime tekbiri denir. Bu tekbirin "Allahü Ekber" diye alınması, tekbir alacak kişinin, dilsizlik gibi bir engeli yoksa, kendisi işitecek kadar sesli alması, farz ve vâcip olan namazlarda bu tekbiri ayakta alacak kadar gücü olanların iftitah tekbirini ayakta almaları farzdır. İmama rükû'da yetişen bir kişi, iftitah tekbirini ayakta alır ve sonra rükû'a gider. Eğer iftitah tekbirini rükû'a giderken alırsa, namaza girmemiş olur ve o namazın iâdesi gerekir. İftitah tekbirini alırken avuç içinin kıbleye dönük olması gerekir.
Medresetü'z-Zehra Said Nursi Van'da Horhor Medresesi'nde talebelerine ders vermekteyken, geleneksel medrese eğitim sistemini yeterli bulmuyor ve bazı yeni metotlar uyguluyordu. Yeni metodunu "Fünun-u cedideyi, ulûm-u medaris ile mezc ve derc" diye özetleyen Said Nursi; Van, Bitlis ve Diyarbakır illerinde fen bilimleriyle İslami ilimlerin birlikte okutulacağı, Kürdistan’da cehaleti ve bilgisizliği ortadan kaldıracak nitelikte, Medresetü'z-Zehra ismini verdiği birkaç üniversitenin yapımı düşüncesini hükümete iletmek için 1907 yılında İstanbul'a gelir. El-Ezher Üniversitesi'ne kardeş olarak tarif ettiği bu üniversitede "lisân-ı Arabî vâcip, Kürdî câiz, Türkî lâzım kılmak" diye özetlediği Arapça, Kürtçe ve Türkçe olmak üzere üç dilde eğitim yapacağını belirtmektedir.